¨FrMsN¨
Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? Uf4haxp96




Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? K-352495-welcome_ho%C5%9Fgeldiniz_yaz%C4%B1s%C4%B1_hareketli
¨FrMsN¨
Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? Uf4haxp96




Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? K-352495-welcome_ho%C5%9Fgeldiniz_yaz%C4%B1s%C4%B1_hareketli
¨FrMsN¨
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

¨FrMsN¨

FrMsN
 
AnasayfaExceLLenT FoRuMLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aladar
Administrator
Administrator
Aladar


Mesaj Sayısı : 172
Rep Puanı : 332
Başarı : 0
Kayıt tarihi : 07/08/09
Yaş : 30
Nerden : eskişehir

Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? Empty
MesajKonu: Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?   Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? Icon_minitimePaz Ağus. 16, 2009 10:01 am

Tesettür münakaşalarında üç kavram birbiriyle karıştırılıyor: Ayıp suç ve günah. Bir söz bir hareket veya bir kıyafet toplumun değer hükümlerine ters düşüyorsa ayıplanıyor. Kanuna aykırı ise suç sayılıyor. Dine muhalif ise günah oluyor.

Bazı kimseler kanuna aykırı olmayan bir şeyin günah da olmayacağını zannederken bazıları “herkesin işlediği bir fiilin günahlıktan çıkacağı” vehmine kapılıyorlar. Bunların her ikisi de fevkalâde yanlış düşünceler.

Ayıp hiçbir zaman gerçeğin ölçüsü olamaz. Fikir düşünce ve hareketlerini sadece çevrenin “ayıp” anlayışına göre düzenleyen insanlar şahsiyetlerini topluma feda etmiş kalabalıklara esir olmuşlardır.

Halbuki toplumun her ayıpladığını “yanlış” yahut her benimsediğini “doğru” kabul etmek mümkün mü? Böyle olsa insanın her toplulukta ayrı bir şahsiyete bürünmesi bukalemun gibi sık sık renk değiştirmesi gerekmez mi?

Batılı bir düşünürün “insan aklının aczini” ortaya koyan şu ifadeleri bu meselemizi ne güzel izah eder: “Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu âdet varmış. Hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış. İsterlermiş ki ölü böylelikle en uygun en şerefli bir mezara gömülsün. Vücutları ve hâtıraları içlerine tâ iliklerine yerleşsin. Babaları sindirme ve özümleme yolu ile kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir inancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.”

Şimdi düşünelim: Etrafımızdaki insanların büyük çoğunluğuyoğun propagandalarla böyle bir fikri benimsemiş olsalar biz de toplum ayıplamasın diyerek babamızın etini mi yiyeceğiz? Demek ki “ayıplama” tamamen sübjektiftir; gerçeğe tesir edecek bir faktör değildir. Ayıp telâkki ederek örtünmekten kaçınan hanımefendilerin iddiaları iki kısma ayrılıyor: Birisi: “Örtünmemek niçin günah olsun?” şeklindeki itiraz. Diğeri ise: “İslâm’da örtünmenin olmadığı” tarzındaki şahsî kanaat.

Görünürde aralarında pek fazla bir fark yok gibi geliyor. Ama gerçekte her ikisi de birbirinden ayrı konular. “Örtünmekle de ne olacakmış insan örtünün içinde de yapacağını yapar.” gibi sözlerin sahiplerini araştırırsanız her defasında İslâm’ı layıkıyla bilmeyen veya bildiği halde onun emirlerini yerine getiremeyen birisiyle karşılaşırsınız.

Bu insanlar vicdanlarının derinliklerinde hissettikleri suçluluk psikolojisinden kurtulmak için böyle itirazlarda bulunuyorlar ve tövbe edeceklerine günahlarını meşru göstermeye kalkışıyorlar. Sanki diğer insanları ikna etmekle o sorumluluktan kurtulacaklarmış gibi. Halbuki bir fiil günah ise günah değil ise değildir. Bunun tespitini “kalabalıklar” yapamaz. Örtünme dinde varsa buna kimse “yok” diyemez. Ama hiç kimse de başkalarını bu hususta zorlama yoluna gitmemelidir.

Örtünmenin İslâm’da yeri olup olmadığı meselesine gelince bu hususta nice fetvalar mevcut. Lâkin günümüz Müslümanlarının bir kesimi fetvanın dindeki yerini lâyıkıyla bilmediklerinden doğrudan doğruya Kur’an-ı Kerîm’den âyetler takdim edecek ve bunların tefsirlerinden bazı kısımları aynen aktaracağım.

Cenâb-ı Hak Nûr Sûresinde Peygamberimize (asm.) hitaben şöyle buyuruyor:

“Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ırzlarını korusunlar ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu yerleri) açmasınlar. Zahir olanı (görünmesi zarurî olan yüz el ve ayaklar) müstesna. Baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar (göğüs ve boyunlarını göstermesinler). Ziynetlerini (süs yerlerini) ancak şu kimselere gösterebilirler: Kocalarına yahut babalarına yahut kocalarının babalarına yahut kendi oğullarına yahut kendi erkek kardeşlerine yahut erkek kardeşlerinin oğullarına yahut kız kardeşlerinin oğullarına yahut kendi kadınlarına (Müslüman kadınlara) yahut ellerindeki memlûklere (cariyelere) yahut (şehvetsiz ve kadına) ihtiyacı olmayan uyuntu kimselere yahut henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan çocuklara.” (Nûr Sûresi 31)

Âyet-i kerime dikkatle okunduğunda şu hususlar tespit edilebilir:

Birincisi: Hitabın mümin kadınlara olması. Yâni örtünme kadınlar için bir imân alâmeti ve sadece mümin kadınlara farz. Mümin olmayan bir insan İslâm’ın emir ve yasaklarından sorumlu değil. Yâni bir kimse öncelikle Allah’ın varlığını kabul edecek Kur’an-ı Kerîm’i Onun kelâmı ve Hz. Muhammed’i (asm.) Onun en son elçisi bilecektir ki İlâhî emir ve yasaklara muhatap olabilsin.

İkincisi: Harama bakmamanın sadece erkekler için değil kadınlar için de söz konusu olduğu. Üçüncüsü: “Ziynetlerin gösterilmemesi”.

Âyet-i kerimede geçen “ziynet” kelimesi üzerinde yapılan tefsirlerden birini özet olarak arz edeyim:

“Ziynet süs eşyası demek ise de tek başına süs eşyasına bakmak hiç kimse için haram olamayacağına göre bundan murat süs eşyalarının takıldığı kulak boyun gerdan gibi yerlerdir. Âyette esas maksat tesettür (örtünme) olduğuna ve hitap zengin-fakir bütün müminlere yapıldığına göre ziynet sadece süs eşyası olarak anlaşılsa âyet sadece zenginlere inmiş olur. Halbuki hitap geneldir “mü’min kadınlara da söyle.” buyurulmaktadır. Bir başka önemli husus da şudur: Kadın için asıl ziynet süs eşyası değil bu organların bizzat kendileridir. Yâni gösterilmesi haram kılınan boyun gerdan gibi azalar kadın için ayrıca birer ziynettirler.” (Hak Dini Kur’an Dili)

Dördüncüsü: Mümin kadınların başörtülerini cahiliye kadınları gibi boyunlarına bağlayıp arkaya sarkıtmak yerine başlarına örtmeleri ve yakalarının üzerine vurmaları.

Bir diğer âyet-i kerimede ise şöyle buyurulur:

“Ey Peygamber hanımlarına kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle elbiselerinden giyip örtünsünler. İşte böyle giyinmeleri tanınıp da (cariyelerden iffetsiz âdi kadınlardan fark edilip de) eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Allah Gafur’dur (çok bağışlayıcıdır) Rahîm’dir (çok merhametlidir).” (Ahzab Sûresi 59)

Bu âyet-i kerimede örtünme açıkça emredilmekte ve bu emrin hikmeti “mü’min kadınların diğer âdi kadınlarla karıştırılarak rahatsız edilmemeleri sarkıntılığa maruz kalmamaları ve ruhlarının eziyete maruz olmaması” olarak beyan buyurulmakta.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
¨FrMsN¨ :: KÜLTÜR VE SANAT :: Dinimiz İSLAM-
Buraya geçin: